Avusturya / Kitzbühel
Kitzbühel’e “Alplerin İncisi” de deniyor. Burası, geçmişi 700 yıl öncesine kadar uzanan küçük bir orta çağ kasabası. Çevresiyle birlikte Avusturya’nın en geniş kayak merkezi sayılıyor. Toplam pist uzunluğu 200 kilometreye yakın. Bunun 70 kilometresi mavi (kolay) pist olarak işaretlenmiş. Pistler her seviyeden kayakçıya hitap etse de özellikle bu sporda iddialı olanları memnun edecek türden. Kayaktan yorulanlar için yol üzerinde küçük kulübeler de ihmal edilmemiş. Bu kulübelerde hem dinlenebilir hem de içinizi sıcak çikolata ile ısıtabilirsiniz. Saatte 100 bin kişi taşıma kapasitesindeki teleferik ve telesiyejleri ile pistlere ulaşım çok kolay. Skipass fiyatları sezona göre değişiyor. Star Card birçok alan ve aktiviteye tek kartla ulaşmanızı sağlıyor, ancak almadan önce planınıza uygun olup olmadığını kontrol etmekte fayda var. Klasik kış sporlarının dışında Kitzbühel’de kayak safarisi de revaçta ancak iyi derecede kayak yapamıyorsanız denemeye kalkmayın ki tatilinizin kalan günleri tatsız bir anıya dönüşmesin. Kitzbühel, profesyonel düzeyde kayabildiğine inananlar için bir çeşit meydan okuma alanı sayılabilir. Aynı zamanda, dünyanın en zor yamacı olarak kabul edilen Streif Pisti de burada.
Orta çağ kasabası olur da tarih meraklılarına ve sanatseverlere hitap edecek eserler olmaz mı? Tarihî eserlerin çoğu kentin trafiğe kapalı iki ana caddesi üzerinde yer alıyor. 14. yüzyıl ortalarında inşa edilen kiliseyi, görülecekler listenize almalısınız. Kitzbühel’in merkezindeki kilise azametli gotik hatlarıyla hemen dikkatinizi çekecek. Kilisenin saatli yüksek kulesi, kentin sembollerinden. Çanların çaldığını duyduğunuzda saat ya 11.00 ya da 17.00’dır. Kitzbühel Müzesi kentin tarihini her adımda gözler önüne seriyor. Reisch Dans Kafe ise 1928 yılında inşa edilmiş. Şehir merkezinde yapacağınız yürüyüş sırasında önünüze birçok ilginç dükkân da çıkacak. Kitzbühel’e ulaşım ise çok kolay. Münih’ten gitmek en ideal yol. Otellerin çoğu müşterilerine havaalanından alma hizmeti sunuyor.
Bulgaristan / Bansko
Kayak yapmak için uzak bir ülkeye gitmeye gerek yok. Bulgaristan’ın en büyük kayak merkezinin yer aldığı Bansko’da, görkemli dağlara meydan okuyabilirsiniz.
Bansko Kayak Merkezi, Bulgaristan’ın en büyük ve iddialı kayak merkezi olup 2014 Kış Olimpiyatları için onay almıştır ve Avrupalı kayakçıların yeni favorisidir. İsmini dünya şampiyonu Alberto Tomba’dan alan 2.600 metreye yükseklikteki siyah zorluk dereceli meşhur kayak pisti Tomba, Bansko’da bulunur.
930 metre rakımlı Bansko, Bulgaristan’ın ünlü Pirin dağlarının yamacında yer almaktadır. Bansko’da kayak ve snowboard alanında 990 ile 2.600 metre arasında her zorluk derecesinde pist mevcuttur. Bunların en ünlüsü, ismini Alberto Tomba’dan alan, siyah zorluk dereceli Tomba Pisti’dir. 6’sı mavi, 5’i kırmızı ve 2’si siyah renkli olmak üzere toplam 13 pist bulunmaktadır. Pistlerin toplam uzunluğu 65 kilometredir. Tesiste 3 adet telesiyej, 8 adet kayak teleferiği ve 1 adet de yolcu teleferiği bulunmaktadır.
Tesisin teleferik kapasitesi oldukça iyi durumdadır ve saatte toplam 14.200 kişi taşıyabilmektedir. Teleferikler 08:30-16:30 arası açıktır. Bansko Kayak Merkezi Aralık ve Mayıs ayları arasında hizmet vermekte olup pistlere uygun açılarda ve konumlarda yerleştirilmiş 44 adet TechnoAlpin yapay kar makinesi karın yetersiz olduğu hava koşullarında bile keyifle kayak yapabilme konforunu sağlamaktadır.
Bansko, bölgenin diğer kayak merkezleri olan Borovets ve Pamporovo’ya nazaran daha iyi kayak olanakları, muhteşem doğası ve tarihî kasabası sebebiyle tercih edilmektedir.
Hava koşullarına bağlı olarak, bazı pistlerde 18:30-21:30 arasında gece kayağı yapma imkânı da bulunmaktadır. Snowboard tutkunları içinse Funpark’ta muhteşem bir parkur bulunur. Ayrıca, Bansko Kayak Merkezi’ne çocukları ile birlikte gelen aileler için 4-7 yaş arası çocuklara özel Ski Oyun ve Kayak Öğrenme Parkında gözetmenlerin kontrolünde 3 adet çocuk telesiyeji hizmet vermektedir. Çocuklarına ders aldırmak isteyen ebeveynler bu parklarda çocuklarını bireysel derslere ya da grup derslerine yazdırabilirler.
Bosna-Hersek / Jahorina
Balkanların en büyük kayak ve kış turizm merkezi olan Jahorina’ya hayran kalacaksınız… Spor ve Olimpiyat merkezi Jahorina, Saraybosna’daki Jahorina Dağı’nda bulunmaktadır. Saraybosna ve Jahorina Dağı 1984 yılında 14. Kış Olimpiyatları’na ev sahipliği yapmıştır ve günümüzde de Balkanların en büyük kayak ve kış turizm merkezidir.
Dağın en yüksek zirveleri olan Ogorjelica 1.916 metre; Sjendiste 1.910 metre; Kosuta 1.907 metre ve Crni Vrh 1.788 metre rakımlıdır. Kış sezonunda Jahorina Dağı’nda kar kalınlığı 170 gün boyunca ortalama 3 metreyi bulmaktadır.
20 km uzunluğunda mükemmel bir kayak pistine ve saatte 10.000 kişi tasıma kapasiteli 9 adet teleferik sistemine sahip Jahorina’da sizleri eşsiz bir kayak keyfi bekliyor. Jahorina Dağı Kasım ayından Mayıs ayına kadar yıllık ortalama 170 gün kar altında kalır. On yıllık ortalama kar yüksekliği 106 santimetredir.
Yoğun ve devamlı kar yağışı sayesinde Bosna Hersek’teki dağlar Kasım ayından Mart ayına kadar kış sporları için harika bir iklim sunar. Saraybosna’da yapılan XIV. Kış Olimpiyat Oyunları o zamana kadar yapılmış en başarılı olimpiyat oyunlarıydı. O günler çoktan geçmiş olsa da o güzel yamaçlar hâlâ orada. Kayak ruhu hâlâ Saraybosna’nın Bjelasnica, Igman ve Jahorina dağlarında yaşıyor. Birçok alanda hizmet veren modern konaklama tesisleriyle Saraybosna’daki kayak merkezleri, Güneydoğu Avrupa’da sektörün en iyilerindendir.
Bosna Hersek’te kayak yapmanın hızlı, eğlenceli ve ucuz olması, burayı yabancı turistler için önemli bir durak haline getirmiştir.
Fransa Alpleri / Courchevel
Courchevel Tesisleri Fransa’nın ve dünyanın en önemli kış tatil merkezidir. Kayağa yeni başlayanlar için ideal olan bu merkezde kolay pistlerde teknik hareketler öğrenilebilir. Ana pistler ise çok iyi bir kayak deneyimi sunmaktadır. 1.850, 1.650 ve 1.550 metre yükseklikte üç kayak merkezine sahip olan tesiste çok iyi kayak bilenler için uygun yükseklik 1.850 metre iken, 1.650 metre yükseklikteki merkezde bir kayak kasabası havası yaşayabilirsiniz. Kayak sezonu aralık ve nisan ayları arasında olup fiyatlar 1.550 metrede 1.850 metreye göre daha düşük seyretmektedir. Merkez 3 teleferik, 69 oturmalı lift, 93 çekmeli lift ve 35 telesiyeje sahiptir. 45 lüks oteli ile 1 milyondan fazla turist ağırlayan tesis, yüksek kaliteli kayak alanları ve atlama pistleri ile dünyanın en geniş kayak alanını oluşturmaktadır. Üç Vadinin en modern kayak merkezi olan tesiste bir de kayak okulu mevcut. Merkezde ayrıca dünyaca ünlü barlar, gece kulüpleri, restoranlar, alışveriş merkezleri de bulunmaktadır.
Fransa Alpleri / Val D’Isere
Val D’Isere, kayağa yeni başlayanlar için zorlu olsa da profesyonel kayakçılar için dünyanın en iyi kayak merkezlerinden biri olarak gösterilebilir. La Grande Motte, bölgenin en yüksek yerinde bulunur. Amatör kayakçılar kayağın teknik temellerini La Dailla ve Bellevarde pistlerinde uluslararası kayak okulu hocalarından öğrenme fırsatını yakalayabilir. 1992 kış olimpiyatları, 4 teleferik, 49 telesiyej, 41 teleski, 6 lifte sahip olan kayak merkezinde düzenlenmiştir. Merkezde çok sayıda mağaza, restoran, bar, kafe, sinema, gece kulübü ve yüzme havuzu hizmet vermektedir. Ayrıca buz pateni, hokey, paraşüt vb. aktiviteler de yapılmaktadır.
Fransa Alpleri / Megeve
Megeve, Chamonix ile birlikte Mont Blanc’ın en sevilen kayak merkezidir. Fransa’nın İsviçre ve İtalya sınırına yakın bu küçük kasabası, kayak merkezinin yanı sıra doğası ve yerel kültürüyle de dikkat çekiyor. Kasaba, 18’inci yüzyıldan bu yana Avrupa sosyetesinin uğrak yeri haline gelmiştir. Benzerlerinden farkı, meşhur Alp köyü görünümünü ve zarafetini hala koruyor olmasıdır. 1.100 ile 2.350 metre arası yükseklikte kurulan kasabada toplam pist uzunluğu 450 kilometre civarında. Tek bir skipass ile tüm pistlere ulaşabilirsiniz. Kar azaldığındaysa devreye yapay kar makinaları giriyor. Her seviyeye hitap etmekle birlikte, Megeve daha çok başlangıç ve orta düzeydeki kayakçıların tercihi. Kentin ana meydanı olan Place de l’Eglise ise alışveriş için en uygun yer. Meydan çevresindeki 100’e yakın restorandan sekizi Michelin yıldızlıdır. Bu yüzden Megeve’ye sık sık gurme turları düzenlenmektedir.
Fransa Alpleri / La Plagne
Hem kış sporları hem de yaz tatilleri için tercih edilen La Plagne, özellikle paradiskiye imkân veren pistleriyle dikkat çekiyor. Kayağa yeni başlayanlar için ideal olan La Plagne Kayak Merkezi, 1.900 metre yükseklikte olup Fransa Alpleri’nde bulunmaktadır. Merkez 1 teleferik, 32 telesiyej, 47 teleski ve 9 adet lifte sahiptir. Tesiste aynı zamanda buz pateni, squash, disko gibi çok sayıda aktivite de yapılmaktadır.
İtalya / Cortina
Eğer sinema tutkunuysanız geçtiğiniz sokaklar size tanıdık gelebilir. Cortina d’Ampezzo, aralarında James Bond filmi olan “Yalnız Gözlerin İçin” ve “Pembe Panter” filmlerinin de bulunduğu pek çok filme dekor olmuş. 16. yüzyıldan itibaren uzun süre Avusturya yönetiminde kalmış olması bile kasabanın lisanının Almanca olmasını sağlayamamış. I. Dünya Savaşı sonrası Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun dağılması ile yönetim İtalyanlara geçmiş. Kasaba, 20. yüzyıldan itibaren İtalyan elitlerinin dikkatini çekmeye başlamış. II. Dünya Savaşı nedeniyle iptal edilen kış olimpiyatları 1956 yılına kısmet olmuş. Bu tarihten sonra da Cortina’yı tutmak mümkün olmamış. UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’ne alınan kasabaya Güney Alpler’in Dolomitler bölgesinde kurulduğu için “Dolomitler Kraliçesi” adı uygun görülmüş. Kasaba, 12 ayrı kayak alanı ile dünyanın en büyük kayak merkezlerinden biri. Toplam uzunluğu 1.200 kilometre olan pistler ve 400’den fazla teleferik ve telesiyej tek bir skipass uzağınızda. Farklı zorluk seviyeleri değişik kış sporlarının hem acemiler hem de adrenalin bağımlıları tarafından yapılmasına imkân veriyor.
Cortina küçük bir kasaba ama kaliteli pistleri ve kış sporlarının yanı sıra kayak sonrası eğlenceleri ile ideal bir mekân. Bu kasabada kesinlikle yapacak çok şey var. Etnografya Müzesi geçmişe yolculuk yapmak ve bölgeyi tanımak isteyenler için düzenlenmiş. Müzede kıyafetlerden yaşam tarzlarına kadar tüm detaylar canlandırılarak anlatılıyor. Müze gezmekten hoşlanıyorsanız Paleontoloji Müzesi, Modern Sanat Müzesi ve Büyük Savaş (I. Dünya Savaşı) Açıkhava Müzesi de ilginizi çekecek. Astronomik Gözlemevi ve Planetaryum ise uzay meraklıları için ilginç seçenekler.
Sosyetik bir kasabadasınız, bu yüzden şık alışveriş olanakları her yerde. Corso İtalia trafiğe kapalı bir cadde. Burada İtalyan modasının en son çizgilerine, hoş hediyeliklere kolaylıkla ulaşmanız mümkün ancak cep yakmayan etiketler beklemeyin. Piazza İtalia ise haftanın bazı günleri peynir çeşitlerinden giysiye kadar her türlü malın satıldığı bir pazar alanına dönüşüyor.
]]>Lizbon
Ülkenin batısında yer alan Lizbon, Portekiz’in başkentidir. Avrupa’nın batı sınırında Atlantik Okyanusu sahili üzerinde yükselen başkent, Tagus Nehri’nin Atlantik Okyanusu’na döküldüğü yerde bulunur. Büyük Lizbon bölgesi, İber Yarımadası’nın önemli finans ve ekonomi merkezlerinden biridir. Ülkenin en kalabalık kenti olan Lizbon, Portekiz’in en zengin kentidir. Ülkenin Gayri Safi Milli Hasılası (GSMH)’nın önemli bir bölümünü karşılayan kent, Portekiz’de faaliyet gösteren uluslararası şirketlerin çoğunun genel merkezine ev sahipliği yapmaktadır.
Art Nouveau (dekoratif süslemelerin ön plana çıktığı bir sanat akımı) binalar, çini kaplı cepheleriyle insanı cezbeden (azulejos) mimari yapılar ve mozaiklerle dekore edilmiş caddelerinin yanı sıra Lizbon, bir doğa ve okyanus kentidir. Birçok abideyi bağrında saklayan tarihi semtler ve 50’yi aşkın müzenin hayat bulduğu Lizbon, nehre bakan yamaçların arasından kıvrılarak ilerleyen dar caddeleriyle insanı hayrette bırakan mükemmel bir görüntüye sahiptir.
Alfama, Castelo ve Mouraria (birbirlerine sınırları var), Bairro Alto (kent merkezinin bir bölümü; gece hayatının merkezi), Bica (Ascendor da Bica kablolu treni ile bilinir), Chiado (modaya uygun alışveriş dünyası), Baixa (kentin kalbi) ve Belém (Tagus Nehri boyunca; tarihi abideler alanı) Lizbon’un tarihi semtleri olarak ön plana çıkar.
Belém’de bulunan Jerónimos Manastırı, beyaz taşlardan yapılmış olup kentin en önemli ve popüler tarihi yapılarından biridir. Manastır, üç önemli Portekiz edebiyatçısı (Luís Vaz de Camões, Alexandre Herculano and Fernando Pessoa) ve gemici Vasco da Gama’nın mezarını barındırır.
16. yüzyılda Tagus Nehri’nin deniz ile buluşan bölümünü savunmak için inşa edilmiş olan Belém Kulesi, kentin en önemli tarihi eserlerindendir.
Tagus Nehri kıyılarında yer alan Belém Sarayı, kentte bulunan tarihi değeri büyük ihtişamlı saraylardan biridir. Sarayı çevreleyen bahçeler ve mobilyalar, mücevherler ve tablolar bulunduran görkemli odalar insanı büyüler niteliktedir.
Kentte çok sayıda çağdaş ve tarihi müze bulunmaktadır. Casa-Museu da Fundação Medeiros de Almeida, Avrupai çalışmalardan oluşan zengin bir koleksiyona sahiptir. Bu kültürel mabedte dini sanatlar, züccaciye, resim dokumalı duvar örtüleri, saatler, gümüş eşyalar, Çin eşyaları, mücevherler, mobilya ve tablolar bulunur.
Lizbon kenti, sahip olduğu Elevador da Glória, Elevador da Bica ve Elevador da Lavra füniküler sistemleri ünlü bir şehirdir. Bu kablolu raylı sistemlerden biriyle gezintiye çıkmadan kentten ayrılmamalısınız.
Porto
Ortaçağ Avrupası için uçsuz bucaksız gözüken Atlantik Okyanus’u yolculukları, belli başlı birkaç limanda başlar, bilinmeze doğru uzayıp giderdi. Cesur ve bir o kadar da maceraperest Portekiz denizcilerinin liman diye çağırdıkları “Porto”, yazgısını adeta kendi adına kazımıştı. Geçip giden 500 yıl sonunda bugün bir endüstri kenti olarak da beliren Porto, Lizbon’un gösterişinden uzakta ama oldukça çalışkan ve gelişmiş kent kimliği ile öne çıkıyor. Üstelik Ortaçağa uzanan bu geçmişin imgeleri, Porto sokaklarında dolanırken ansızın karşınıza dikiliveriyor.
Palacio da Bolsa ya da borsa binası, ortaçağ katedrali ve bir kule ilk göze çarpan mimari çekim noktalarını oluşturuyor. Turistlerin kesinlikle gezdikleri bir başka yer ise Douro Irmağı’nın öte yanı. Vila Nova de Gaia adıyla bilinen bu bölgedeki şarap mahzenleri özellikle ilgi çekiyor.
Şehrin tarihsel kesimi Barredo adıyla anılıyor ve UNESCO miras alanları arasında sayılarak korunuyor. Hemen hepsi renkli çiçeklerle bezeli ferforje balkonlar dikkat çekiyor. Portekiz’e özgü seramik işçiliği Azulejo, tarihi kentin dokusunu oluşturan bir diğer önemli öge.
Dolambaçlı sokaklarında yürürken karşınıza çıkabilecek, küçük dükkanlarda el emeğiyle çalışan küçük esnaflar bir ortaçağ romanından fırlamış tipleri andırıyor. Zamanın değiştirmeyi başaramadığı şeylerden biri de Porto’nun bu büyülü atmosferi olsa gerek. Kiliselerin iç ve dış cephelerinde, saraylarda, evlerde ve hatta tren ve metro istasyonlarının dekorasyonunda Azulejo kullanılıyor. Sadece görsel açıdan değil, ayrıca evlerin ısı kaybının önlenmesi için de kullanılan güzel bir teknik Azulejo.
Porto kent merkezinin biraz dışında ama Atlantik kıyısında kalan Matosinhos görülesi yerlerden bir diğeri. Özellikle deniz ürünlerini tadabileceğiniz birçok seçenek bulunuyor bu kesimde. Matosinhos’un küçük kumsallarında denizin tadını çıkarabilirsiniz.
Amarante yine Porto kentinin komşuluğunda görebileceğiniz renkli kasabalardan bir diğeri, 69 km kadar uzağında yer alıyor. Gösterişli yaşam alanı Foz do Douro, restoranları ve kulüpleri ile özellikle geceleri oldukça hareketleniyor.
Madeira (Funchal)
Ilıman iklimi, konukseverliği ve doğası ile insanın içini ısıtan Portekiz, tarih boyunca cazibe merkezi olmuş bir ülke. Büyük şehirlerinden kırsal kesimlerine kadar pek çok zenginlik barındıran bu bir zamanların imparatorluğu “sıcak” ülke, insana bambaşka duygular yaşatıyor. Mutfağından kültürüne, şarabından doğasına kadar cazibe merkezi olan Portekiz, Türkler’in yabancılık çekmeyeceği ülkelerden biri. Portekiz’in Madeira Adası ise Atlas Okyanusu’nda yer alan, egzotik, yerel, biraz tropikal, misafirperver ve çok güzel bir ada.
Kent merkezi ve tarihsel bölge, gezmeniz gereken yerlerin başında geliyor. Funchal kıyıda başlayıp zamanla dağlık bölgeye doğru gelişmiş bir kent. Ancak bu tepelerden kent merkezine erişmek hiç de zor değil, birkaç dakikalık bir yürüyüşle her türlü hizmetin sunulduğu merkez bölgeye ulaşabiliyorsunuz. Kent tarihsel ve yönetsel olarak 3 bölgeye ayrılıyor; São Pedro, Santa Maria Maior ve Sé.
Adanın neredeyse yarıdan fazlası deniz seviyesinden 700 metre kadar yüksekte bulunuyor. Pico Ruivo, 1862 m’lik yüksekliği ile adanın en yüksek noktası. Kuzey kesiminin bitki örtüsü, tepeleri kaplarken, vadiler ve çağlayanlar ile sürerek birden bire denize gömülüyor. Adanın güneyi nemli rüzgarlardan korunduğu için yerleşimler bu bölümde yoğunlaşıyor. Funchal, Machico, Santa Cruz, Câmara de Lobos, Brook Brava ve Calheta bu kesimde yer alıyor. Bir Günde Funchal Kent merkezi ve tarihsel bölgeyi yürüyerek gezebilirsiniz. Gezinizi kolaylaştıracak teleferik sisteminin kalkış durağı tarihsel kent kesiminin ortasında bulunuyor. Garajau korunmuş doğa alanı Funchal ve Santa Cruz’un yaklaşık tam ortasına denk geliyor. Bu alan Portekiz’de korunma kararı alınmış ilk bölge olma özelliğini taşıyor.
Yakın Yerler
Câmara De Lobos, Funchal 9 km kadar uzakta bulunan bir balıkçı kasabası. Kasabayı ünlü kılan ise katil balinaları. Ayrıca Winston Churchill’in resimlerinden de tanınan bir yer burası.
Funchal’dan yaklaşık 18 km. ötede çok iyi korunmuş bir tarihsel merkez var, Ponta Do Sol. Şeker endüstrisinin gelişimine tanıklık etmiş bir yer burası. Batı kesiminde kesinlikle görülmesi gereken yerler Cais da Ponta do Sol, ve the Ponte do Caminho Real.
Porto Santo, Madeira’nın 40 km kadar kuzeydoğusundaki bir başka ada. Yılın büyük bölümü sessiz olan bu ada, Ağustos ayında birçok turistin gelmesi ile hareketleniyor. Uzunluğu 9 km’yi bulan kumsalı adanın en önemli özelliği. Yıl boyu sıcaklık 17 C’nin altına düşmüyor, genellikle 19C ile 23C arasında seyrediyor.
Ne zaman gidilir?
Portekiz’in kuzeyinde ılıman iklim, güneyinde ise sıcak bir iklim hüküm sürer. Ülkenin doğu ve kuzey bölümüne doğru kışlar daha sert yaşanır. Bunda kış boyunca batıdan yağmur getiren soğuk rüzgarların etkisi vardır.İç kesimlerinde yazlar sıcak ve kurak geçer. Yaz yaklaştıkça güneyden sıcak kuru hava dalgası gelir ve bu dönemde çok az yağış alır.
Portekiz’in kıyı kesimlerinde sıcaklıklar hemen hemen her yerde aynıdır. Batı kıyısının ortasında bulunan Lizbon şehrinde sıcaklıklar, Ocak ayında ortalama 7 – 15 derece arasında, temmuzda ise 18 – 28 derece arasında değişmektedir. Madeira ve Azor Adaları sıcaklık aralığı daha dardır. Bahar ve yaz mevsimlerinde güneşli, sonbahar ve kış mevsimlerinde yağmurlu ve rüzgârlıdır.
Ne yenir, ne içilir?
Her tada ve zevke uygun restoranlar bulabileceğiniz bir kenttesiniz. Portekiz mutfağı ucuz, kaliteli ve lezzetlidir. Sofranızda dünya mutfağının tüm örneklerini bulabilmeniz mümkün. Lizbon, balık lezzetleri cennetidir.
Sardinhas assadas (mangalda pişirilmiş sardalye balığı) ve pastéis de bacalhau (balık kekleri, kentin en popüler yemeklerindendir.
Baixa (kent merkezi), geleneksel teras kafeleri için kentin en uygun bölümüdür. Bairro Alto, kentin geleneksel restoranlarıyla ünlü ilçesidir. Ayrıca, Lizbon caddeleri özgün kafelerle dolup taşar.
Portekiz, kaliteli şarabıyla ünlü bir ülkedir. Şarap, Lizbon mutfak kültürünün en önemli parçasıdır.
Portolular dilimize işkembeci olarak çevirebileceğimiz ‘tripeiros’ sözcüğü ile tanımlanmış kimilerince. Anlatıldığına göre denizcilere, askerlere ve tüccarlara etin değerli bütün yerlerini verdikten sonra kalan işkembeyi yemek Portoluların payına düşmüş. 15.yüzyıldan kalma bu tanım bugün zengin menü seçenekleri sayesinde tarih olmuş gözüküyor. Atlantik kıyısında olmanın verdiği avantajla deniz ürünlerinin her türü sürekli ve en taze biçimde sağlanabiliyor. Hemen her restoranda servis edilen “francesinha” yöresel lezzet olarak tadılabilir.
Şehrin Brezilya etkisindeki restoranları ayrıca ilgi çekici. Güney Amerika’nın renkli ülkesi Brezilya ile koloni döneminden kalan bu bağlantı bugün mutfak üzerinden de alabildiğine sürüyor. ‘Rodizios’ yada Brezilya usulü barbeküler oldukça tutuluyor.
Pratik Bilgiler
Ülkenin batısında yer alan Lizbon, Portekiz’in başkentidir. Avrupa’nın batı sınırında Atlantik Okyanusu sahili üzerinde yükselen başkent, Tagus Nehri’nin Atlantik Okyanusu’na döküldüğü yerde bulunur. Büyük Lizbon bölgesi, İber Yarımadası’nın önemli finans ve ekonomi merkezlerinden biridir. Ülkenin en kalabalık kenti olan Lizbon, Portekiz’in en zengin kentidir. Ülkenin Gayri Safi Milli Hasılası (GSMH)’nın önemli bir bölümünü karşılayan kent, Portekiz’de faaliyet gösteren uluslararası şirketlerin çoğunun genel merkezine ev sahipliği yapmaktadır.
Ortaçağ Avrupası için uçsuz bucaksız gözüken Atlantik Okyanus’u yolculukları, belli başlı birkaç limanda başlar, bilinmeze doğru uzayıp giderdi. Cesur ve bir o kadar da maceraperest Portekiz denizcilerinin liman diye çağırdıkları “Porto”, yazgısını adeta kendi adına kazımıştı. Geçip giden 500 yıl sonunda bugün bir endüstri kenti olarak da beliren Porto, Lizbon’un gösterişinden uzakta ama oldukça çalışkan ve gelişmiş kent kimliği ile öne çıkıyor. Üstelik Ortaçağa uzanan bu geçmişin imgeleri, Porto sokaklarında dolanırken ansızın karşınıza dikiliveriyor.
]]>NAXOS
Naxos doğal güzellikleri, uzun kumsalları, suyunun berraklığı ve beyaz kumuyla tanınır. Kökeni mitolojiye dayanan adanın tarihi ilgi çekicidir. Naxos, el değmemiş doğası ve yüksek dağları ile doğa tutkunları için biçilmiş bir kaftandır. Grubun en büyük adası olan Naxos, dolayısıyla en uzun kumsal şeridine de sahiptir.
Görülecek Yerler – Aktiviteler
Adanın başkenti olan Naxos Kasabası’nda, Bourgos adında bir kıyı yerleşimi ve Kastro (kale) adında bir tepe yerleşimi vardır. Kıyı bölgesi alışveriş, kafeler, barlar ve plajlar açısından tatminkar bir yerdir. Kastro ise tarih severleri çağırmaktadır. Orta Çağ’da Venediklilerin dukalık kurduğu Naxos’un başkenti, Kastro imiş. Bugün hâlâ Orta Çağ’dan kalma kalesi ile çevrili olan tepe, yerleşime açık. Dönemeçli dar sokaklarında gezerken, balkon ve bahçe kapılarından çiçekler sarkan Venedik evlerinin birçoğunda, ilk ev sahiplerinden kalma armalar görmek mümkün. Bu bölgede, eski bir okul binasında yer alan Arkeoloji Müzesi de ziyaret edilebilir. Adanın bir başka görülmeye değer eseri ise Apollonas Heykeli. 2600 yıllık ve 10 metre boyundaki bu dev heykeli, Apollonas Kasabası’nda görebilirsiniz.
Plajlar Naxos, Kiklad Adaları’nın en güzel ve en uzun plajlarına sahip adalarından biri. Naxos Kasabası’nın yakınındaki Agios Georgios Plajı, adanın ana plajı. Çevresinde birçok bar ve restoran olan plaj, uzun ve kumlu. Denizi metreler boyunca oldukça sığ; dolayısıyla çocuklu aileler için mükemmel bir plaj. Burada, sörf yapmayı öğrenebileceğiniz veya katamaran kiralayabileceğiniz bir de su sporları merkezi var. Naxos Kasabası’ndaki Grotta Plajı, şnorkelli dalış için uygun. Naxos Kasabası’ndan kalkan feribotlarla çıplaklar kampı Plaka, sörf yapılan Micri Viagla, 7 km uzunluğundaki Kastraki gibi daha sakin plajlara da gitmek mümkün.
Gece Hayatı
Naxos’ta güneş battığında, partileriyle meşhur adalarda olduğu kadar büyük bir hareket olmaz; yine de adada, kanı kaynayanları diğer günün ilk ışıklarına kadar tatmin edecek sayıda bar ve disko bulmak mümkün.
PAROS
Sevimli balıkçı köyleri, beyaz badanalı evleri, canlı gece hayatı ile çok popüler bir adadır Paros. Tarihin zengin köklerinden bugüne ulaşan ünlü anıtların, mavi sularla parlayan plajların, manastır ve küçük kiliselerin süslediği, yuvarlak bayırlar ve verimli vadilerle şekillenmiş sakin bir coğrafyadır. Sıcak konukseverliğin, zengin kültürel yaşamın ve kozmopolit ortamın yanı sıra, tenha yerler de bulabileceğiniz bir adadır.
Görülecek Yerler – Aktiviteler
Adanın limanı ve başkenti olduğu için gezginlerin de ilk ayak bastıkları yer olan Parika, tipik bir Yunan Adası görünümünün yanı sıra, oldukça modern otelleri de barındırıyor. Kıyı şeridinde, önlerine masalar atılan güzel kafeler yorgunluk atmak için ideal. Ekatontapyliani Kilisesi, tüm Yunanistan’da 1700 yıldır kullanıma açık olan tek kilise olduğu için özel bir konuma sahip. Adı 100 kapılı kilise anlamına gelen bu katedralin bu güne dek 99 kapısı bulunmuş; bunun üstüne gelişen efsaneye göre yüzüncü kapının bulunduğu gün, İstanbul tekrar Yunanistan’ın olacakmış. Meryem Ana İkonası, adanın Baş Azizi Agia Theoktisti’nin ayak izi, mermer taht ve vaftizhane kilisede görülebilecek ilginç unsurlardan bazıları. Arkeoloji Müzesi’nde, adadan çıkan özel mermere kazılarak yazılmış, 4. yüzyıldan kalma Paros Dokümanı’ndan bir parçayı görebilirsiniz. Bu döküman M.Ö. 1500 ve 260 yılları arasında gerçekleşmiş en önemli sanatsal ve kültürel başarılardan bahsediyor. Parikia’dan eşek turları ile gidebileceğiniz Kelebekler Vadisi’nde rengârenk milyonlarca kelebeği görebilirsiniz.
Plajlar Paros’un tatilcilere sunabileceği, birçok farklı zevke hitap edebilecek çeşitlilikte plajı var. Sörf yapanlar için uygun rüzgâr, şnorkelli dalış sevenleri tatmin edecek zengin dip yapısı, tüm gün eğlence arayanlar için kıpır kıpır etkinlikler veya çıplak yüzmekten hoşlananlar için çıplaklar kampı gibi birçok olanağa sahip plajları, adanın kıyı şeridinde bulacaksınız. Su taksileri denen kayıklarla bu bölgelerdeki plajlara günün her saati ulaşmak mümkün. Chrissi Akti (Golden Beach) Paros’un en ünlü plajı. 1983’ten beri her yıl Dünya Yelkensporu Kupası Şampiyonluğu’na ev sahipliği yapan plajda, bir sürü su sporu yapabilirsiniz. Pounda Plajı daha küçük ama parti söz konusu oldu mu plajların en büyüğü. Lageri Plajı kumlu bir plaj olup yakınında çıplaklar kampı bulunuyor. Daha sakin plajlar olan Krios ve Kaminia Plajları, şnorkelli dalış için de uygun.
Gece Hayatı
Paros, Mykonos’taki gibi çılgın görüntülere sahip olmamakla birlikte, tüm Kiklad Adaları arasında en canlı gece hayatına sahip adalardan biri. Parikia’da restore edilmiş, eski bir yel değirmenine konuşlanmış Alexandros, akşam yemeği de servis eden en romantik mekânlardan biri. Buna alternatif olarak da günbatımında klasik müzik çalan ve nefis manzarası olan Pebbles Bar’dan bahsedebiliriz. Pirate Bar, Jazz ve Blues çalıyor. Yunan müziği yapan yer ise Rembetika.
IOS
Kiklad Adalarında, Naxos ile Santorini arasında yer alan Ios, yaz aylarında adım atılmayacak kalabalıklarda kaybolan diğer Yunan Adaları’ndan kaçmak isteyen gezginlerin, Ege’deki sığınağı oluyor. Antik Çağ’ın en önemli ozanı Homeros’un ömrünün son yıllarını geçirdiği adanın şiirsel görüntüsü belki de Homeros’un mirasıdır…
Ios’un merkezi olan Hora, adanın tek ana yerleşimi. Burası beyaz badanalı, küp biçiminde evlerle dolu, geleneksel ve güzel bir Kiklad köyü. Ios Adası huzur verici plajlarla dolu ve neredeyse tamamen terk edilmiş durumda. Bu plajların vahşi güzelliğini bozacak hiçbir kiralık ekipman veya turistik tesis yok. Bunun yanı sıra her türlü su sporuna imkân tanıyan tam teçhizatlı plajlar da bulunuyor. Bunların en ünlüleri Mylopotas ve Manganari. Bu sakin ada, hem Yunanistan’da hem de tüm dünyada gece hayatının çeşitliliğiyle ünlü.
Görülecek Yerler – Aktiviteler
Adanın tepesinde kurulmuş olan eski şehir merkezi Chora’nın dar ve renkli sokaklarında dolaşın, bol bol fotoğraf çekin. Chora’da yer alan Venedik Kalesi ve Kutsal Meryem Gremiotissa Kilisesi’ni ziyaret edebilirsiniz. Kusursuz bir yerleşimi ve altyapısı olan eski uygarlık merkezi Skarkos’u keşfetmek çok keyifli olacaktır. Agia Theodoti köyünde bulunan Agios Theodosios Kilisesi’nde antik tapınak üzerine inşa edilmiş bölümler göreceksiniz. Odysseas Elytis Açıkhava Tiyatrosu, yerel taş ve mermerlerin kullanıldığı mimarisi ve manzarasıyla adanın en güzel noktalarından biri.